Reysaş çevreci kimliğini 5 projeyle güçlendirdi

Reysaş Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Rasih Boztepe, depolarının çatılarına kurdukları GES tesisleriyle yılda 3.325.000 kWh elektrik ürettiklerini ve karbon salınımını ise 1810 ton azalttıklarını belirtti.

Depolarının çatılarına kurdukları GES tesisleriyle yılda 3.325.000 kWh elektrik ürettiklerini ve karbon salınımını ise 1810 ton azalttıklarını belirten Reysaş Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Rasih Boztepe, LNG ve CNG çekici, kamyon ve forkliftler kullanarak, demiryolu ve multimodal taşımacılığa ağırlık vererek, yağmur sularıyla yeşil alanları sulayarak, atıkların geri kazanımını sağlayarak ve geri dönüşümlü malzemeler kullanarak yeşil lojistik uygulamalarındaki hassasiyetlerini gösterdiklerini söylüyor.

Reysaş, depolarının çatısına kurduğu GES tesisleriyle sektöründe bir örnek yarattı. Bu alanda ne kadarlık bir elektrik kurulu gücüne ulaştınız? Karbon salımını ne oranda azaltıyorsunuz? 

Türkiye’nin çatı üzerine kurulu ilk ve en büyük GES tesisini İzmir Torbalı’daki deposu üzerinde açan Reysaş GYO, bu yatırımı sayesinde yılda 1.525.000 kWh elektrik üretiyor ve 830 ton karbondioksit salınımının azaltılmasını sağlıyor. 15.000 m2 çatı alanı üzerinde kurduğumuz GES tesisimizin toplam kurulu gücü 850 kWp’dir. Soğuk odaları da bulunan bu deponun çatısındaki tesis yıllık bazda baktığımızda tüm elektrik ihtiyacını karşılamanın yanı sıra şebekeye elektrik vererek depoya ek gelir sağlamaktadır.

2015 yılında Adana’daki depomuzun çatısında 1.066 kWp kurulu güce sahip GES tesisimizi devreye aldık. Burada ise yıllık 1.800.000 kWh elektrik üretip, 980 ton karbondioksit salınımının azaltılmasını sağlıyacağız. 2016 yılında farklı lokasyonlardaki depoların çatılarında ek 5.000 kWp kapasiteli GES tesisi kurmayı planlıyoruz. Tesis yatırımlarımız tamamlandığı zaman yılda toplam 11 milyon kWh’in üzerinde elektrik üretimi yapmış olacak. Bu üretimin parasal karşılığı ise 1.5 milyon USD mertebelerindedir. Aynı zamanda GES tesisleri ile bu miktarda yapılan elektrik üretimi yılda 6 bin tonun üzerinde karbon salınımını azaltmak anlamına gelmektedir.

Depo çatılarında güneş enerjisi sistemlerinin kurulması konusunda akademik çalışmalar da yapıyor, akademik sempozyum ve forumlarda sanayide kazandığımız tecrübeleri ve uygulama bilgilerini üniversitelerin ilgili bölümlerindeki eğitim programları ile birleştirerek eğitime katkıda bulunuyoruz. Bu anlamda depo yeri seçiminde solar kriterlerin karşılaştırılması ve önem derecelerinin belirlenmesi ile ilgili bilimsel makalem, Ekim 2015 de Ege Üniversitesi ve Üretim Araştırmaları Derneği’nin ortaklaşa olarak düzenlediği Üretimde Yenilik ve Teknoloji Yönetimi temalı 15. Uluslararası Katılımlı Üretim Araştırmaları Sempozyumu’unda “Depo Yeri Seçiminde Solar Kriterlerin Karşılaştırılması” başlığı altında bildiri olarak yayınlanmıştır. Bu akademik çalışmanın önemli sonuçlarından bir tanesi de, 30 sene ve üzerinde kullanım ömürleri olan bu tip tesislerin ileriye dönük etraflarındaki yapılaşma sebebi ile gölgelenerek üretim verimlerinin düşme riski yatırımcılar açısından önemli bir tehdit olarak görüldüğü ortaya çıkmıştır.

Almanya ve birçok Avrupa ülkesine bakıldığında, bu tip yinelenebilir enerji kaynakları ile enerji üreten tesislerin çevreleri yapılaşma açısından çıkarılan imar yasaları ile ileriye dönük koruma altına alınmıştır. Benzer yasalar ülkemizde de çıkarılmalıdır.

Ülkemizde elektrik enerjisinin %50’den fazlası dışa bağımlı olduğumuz doğalgaz ile üretilmektedir. Doğalgazın tedarikinde geçmişte ve son günlerde yaşanan krizler de göz önünde bulundurulduğunda bu kaynağın elektrik üretimindeki payını azaltmamız gerektiği ortadadır. Bu konuda yatırım yapan firmaların daha fazla teşvike ve yatırım geri dönüş süreçleri çok uzun olması sebebi uzun vadeli düşük maliyetli finansman paketleri ile desteklenmelerine ihtiyaç vardır. Dünyada 40.000 MW’ın üzerinde kurulu güç ile en yüksek GES tesisi kapasitesine Almanya sahiptir. Türkiye, Almanya ile karşılaştırıldığında GES kurulu gücü olarak daha Almanya’nın %5’ine bile ulaşamamışken, Türkiye Almanya’nın iki katından fazla güneşlenme potansiyeline sahiptir. Bu konudaki durumumuz boşa akan çeşmeden su dolduramamaya benzemektedir. Depolarımızı çatılarında yenilenebilir enerji kaynağı olan güneş enerjisinden elektrik üreten, geri dönüşüm sistemleri kuran, atıklarını değerlendiren, daha az enerji tüketen çevreye duyarlı yeşil depolar haline çevirmeyi planlıyoruz. Karbon salınımının azaltılması ve çevre duyarlılığı konusunda, ilk adım kıt kaynakların ekonomik ve verimli kullanılmasıdır.

 

LNG VE CNG’Lİ ARAÇ VE

FORKLİFTLER KULLANILIYOR

 

Reysaş, çekici ve kamyonlarda çift yakıt sistemi kullanarak doğalgaz ve motorini birlikte tüketimiyle karbon salınımının azaltılmasına, egzoz emisyon değerlerinin düşürülmesine katkıda bulunuyor. Bu projenizden söz eder misiniz?

 

Dünyadaki karbon salınımında lojistik ve ulaştırma sektörlerinin payı %24’ler mertebesindedir. Türkiye’de taşımacılığın %92’si karayolu ile yapılmaktadır. Çekici ve kamyonlarda alternatif yakıt olarak doğalgaz kullanımı ile ilgili projelere Reysaş 2007 yılında, bu konuda uzman Amerikalı firma ile Türkiye’den Amerika’ya gönderdiği çekici üzerinde araştırma geliştirme projelerini başlatmış, daha sonra Türkiye’de geliştirdiği bu model için patent almıştır. Uygulamanın faydaları; doğalgaz maliyetinin motorinden daha düşük olması sebebiyle sağladığı maliyet avantajının yanında; karbon bileşeni çok az olan doğalgaz karbon salınımını azaltmakta egzos emisyon değerlerini düşürmektedir. Diğer yandan motorinde sürücülerin art niyetli yaklaşımlarıyla olan kaçağın tamamen önüne geçilmiş olmasıdır. Bu yakıt türünün CNG’de çok yüksek basınç altında sıkıştırılmış ya da LNG’de olduğu gibi -160 derecede ve özel tanklarda depolanabilir olması, bulundukları ortamdan dışarı çıkarılmasını ve herhangi bir kapta depolanmasının mümkün olmaması sebebi ile kötü niyetli kullanımı da ortadan kaldırmaktadır.

Diğer yandan motorlarda en çok kirlenme ve yıpranmaya sebebiyet veren diğer yakıtlardaki karbon oranın yüksek olmasıyken, doğalgazda karbon oranının düşüklüğü nedeniyle yağ, filtre, enjektör ve ateşleme elemanları kirlenmeleri azalmakta bakım süreleri uzamakta, dolayısı ile işletme maliyetleri düşmektedir. Aynı zamanda bu tip araçlar içerisinde araçtan araca nakil edilebilmektedir. CNG veya LNG ikmalinde sorun olması ya da yolda bitmesi halinde hiç bir şey yapmadan motorin ile çalışmaya devam etmektedir. Mevcut doğalgaz ile çalışan araçlardan farklı olarak doğalgaz ile motorin karışımı kullanması ve bu sebeple doğalgazın bitmesi halinde motorin ile çalışmaya devam edebilmesidir. Bu yolda kalma durumunu ortadan kaldırmaktadır. Araç satılacağı zaman üzerindeki ekipmanlar sökülüp başka araca nakil edilebilirken, aracın tekrar sadece motorin ile çalışır hale masrafsız olarak çevrilebilmesi ikinci el değeri olarak değer kaybetmemesini de sağlamaktadır.

Benzer çalışmayı Reysaş; LPG’li forkliftler de LPG yerine CNG kullanımı ile de gerçekleştirmiştir. Son yıllarda Reysaş filosundaki çekicilerde doğalgazı CNG formunda motorinle karıştırarak yakan çift yakıtlıyla çalışan sistemleri kurarak kullanmaya başlamıştır. Motorin temin maliyetine ve operasyon içeriğine bağlı olarak km yakıt maliyetinde ila %25 arasında tasarruf sağlamak mümkün olmaktadır. Bu tip yakıtın ikmali için son dönemlerde çeşitli lokasyonlarda özellikle ana arterlerde kurulan istasyonların sayısı artmaya devam etmektedir.

Türkiye pazarında 750.000 adedin üzerinde ağır ticari vasıta 2.500.000 adedin üzerinde hafif ticari vasıta olduğu dikkate alınır ise ciddi bir potansiyel olduğu ortadır. Doğalgaz ile çalışan motorlu araçlar da dünyada üretilmektedir. Bu sistemin sağladığı tasarruf ve çevrecilik kriterleriyle sistemin sağladığı diğer avantajlar dikkate alındığında hızla yaygınlaşacağı bir gerçektir. LPG’nin otogaz olarak kullanımının yaygınlaşması örneğine bakıldığında da benzer hızlı yaygınlaşmanın ikmal istasyonlarının her geçen gün sayısının artması ile birlikte bu konuda da kısa zamanda olacağı beklenmektedir.

 

DEMİRYOLU VE MULTİMODAL İLE

KARBON SALINIMINI AZALTIYOR

 

Yeşil lojistik uygulamalarını taşımalarınıza nasıl yansıtıyorsunuz?

 

Demiryolu taşımacılığının karayolu taşımacılığına göre karbon salınımını 123 kat azalttığını göz önünde bulundurarak, 1000’in üzerinde vagon ve üstyapı ekipmanı, 2 faal istasyon yatırımı yaptık. Bunlara ek olarak inşa halinde olan diğer istasyonlarımız ile demiryolu taşımacılığında multimodal taşımacılığa ağırlık vererek karbon salınımında en büyük paya sahip ve taşımacılıktaki payı %92 olan karayolu taşımacılığının payının azaltılmasındaki hassasiyetimizi ortaya koyuyoruz. Yıllık gerçekleştirilen 995.000.000 ton-km demiryolu taşımacılığı ile 3 bin 652 ton karbonmonoksit, 3 bin 85 ton azotoksit ve 30 ton katı madde salınımını azaltıyoruz.

 

Yeşil lojistik kapsamında yaptığınız diğer uygulamalar neler?

 

Depolarımızın etrafında yarattığımız yeşil alan, ağaçlar ve bölgelerine göre zeytinliklerin sulanmasında depo çatılarından sağlanan yağmur sularını kullanıyoruz. Yeşil alanlarımızın bakım ve büyütülmesini daha düşük maliyet ile yaparken yağmur sularının faydalı bir şekilde kullanımına devam ediyoruz. Bu kapsamda sulama haricinde diğer araç ve çevre temizliği sırasında da yağmur sularından faydalanıyoruz. Yalın lojistik uygulamaları ile verimlilik artıran, sarfiyatları azaltan çeşitli konularda projeler geliştiriyoruz. Atıkların geri kazanımı ve geri dönüşümlü malzemelerin kullanımı ile katma değer sağlanması, çevre kirliliğinin azaltılması konusunda da birçok uygulamamız mevcuttur. Yaptığımız bu ve benzeri uygulamalar ile yatırımlar ve geliştirdiğimiz projelerle bu konudaki hassasiyetimizi ön plana çıkarıyoruz.

Enerji tasarrufu sağlayacak projelerin ve teknolojilerin geliştirilmesi, uygulamalarının yaygınlaştırılması, atıkların değerlendirilmesi, geri dönüşümlü malzemelerin ve yinelenebilir enerji kaynaklarının kullanımı önem verdiğimiz konulardır. Bu konularda gerçekleştirdiğimiz projeler ile iki kez de ödül aldık.